Translate

otuzbiraralıkikibinsekizçarşamba falı

Ergenlik üstümüzde gezerken, sevdiğinin ismini/soyismini, altına kendi ismini/soyismini, altına o günün tarihini yazıp en baştan başlayarak, harfleri sayarak rakamsal bir dizin oluşturur, bu rakamları bir soldan bir sağdan iki basamaklı olana kadar toplar ve sonucunda sevgilinin duyduğu sevginin 100 üzerinden kaç puana denk geldiğini bulurduk.

- Seninki %'de kaç seviyor çıktı? 
- % 87 !
- Ne güzel ya benimki % 36 çıkııooo...

İsimlerin ve tarihlerin bir duygu durumuna doğrudan etki edebileceğini düşündüğümüz yetmiyormuş gibi bir de aşkı istatistiklerle kategorize ediyormuşuz. %'de 100 sevilebilmenin mümkünatsızlığının farkındaymışız demek ki, o yüzden 2 basamaklı olana kadar sürdürüyorduk sanıyorum rakamları toplamayı. Belki genç %'de 1000 seviyor sanane. Buna aklımız eriyormuş demek. Helal bize. Peh.

Şimdilerde de daha popüler yöntemler kullanıyoruz yaşımız gereği. Telvelerden kısmet aramanın otuzbiraralıkikibinsekizçarşamba falından bir fark da yok ama o ergenler büyüdük, tarotçu, telveci olduk. Yoksa gülerler adama sağda solda istatistik tutarken görülürüz mazallah. Kahveleri içip çeviriyoruz. Nescafeden denersen olmaz, "Türk Kahvesi olacağdı.". İşin sonunda hep hayata dair beklentilerimizin ne kadar karşılanıp karşılamayacağı konusundaki kaygı var malum.

* Deve sırtında yükle gelecek mi?*
 * Aşk kapıyı çalacak mı?*
 * İçindeki sıkıntı aydınlığa kavuşacak mı?*

Bırak allasen!

Kahve falı demişken "İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti" Afiş Projesi'nde 1.lik alan, Aykut Grer'e ait bu güzel afiş aklıma geldi (hayır tabiki konuyu bağlamaya çalışıyordum). Turkish delight da yerli yerinde.

Beklentilerle dolu yılbaşı mailleri geliyor. Tamam hak veriyorum iyi niyetlerde bulunmanın gücünü küçümsemiyorum ama güzelim Santa Claus'u şebek Noel Baba'ya çevrildiği mailleri imha ediyorum. Ne enteresan bu yılda da huzur, mutluluk falan bekliyormuş herkes. Daha buldum diyenini görmedim. Hayattan sürekli bir şey beklerken karşılığında 'hiçbir şey' vermeyi arzulayarak yaşıyoruz, ne güzel. Biz insanlar harikayız canım. Yoksa şüphen mi var?

Köpeğime baktım dün şöyle bir... Yeni yılda daha çok dışarı çıkmak, daha çok yemek, daha çok oyun oynamak, daha az sıçmak, mümkünse çiftleşmek istiyor. Çok da hayvanca bulmadım isteklerini, "bizden bir farkın yokmuş oğlum" dedim, geçtim.

Bu yıl da durmadan quote sevdama yenik düşeceğim. Daha iyisini söyleyebilsem dakika durmam ama hazır söylenmişi var burada:

"In the end, it's not the years in your life that count. It's the life in your years." A.Lincoln